ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ/DİSLEKSİ

 

ÖĞRENME NEDİR?

Öğrenme bireyin çevresiyle etkileşimleri sonucunda meydana gelen nispeten kalıcı olduğu düşünülen davranış değişmesidir (Gür, 2013). Okul öncesinde çocuklar daha hızlı ve kalıcı bir şekilde öğrenirler. Bu dönemde çocuk, çevresindeki kişilere, olaylara, ortamlara, kendine özgü duyuş, düşünüş ve davranış biçimlerinden faydalanarak uyum gösterir.

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ NEDİR?

Öğrenme güçlüğü, normal ya da normalin üzerinde zekâya sahip (IQ > 85), primer psişik bir hastalığı olmayan, belirgin bir beyin patolojisi olmayan, duyusal özrü olmayan, dinleme, konuşma, okuma, yazma akıl yürütme ile matematik becerilerinin kazanılması ve kullanılmasında önemli güçlükleri olan, sekonder olarak kendini idare etme, sosyal algılama ve etkileşim sorunları yaşayan, standart eğitime rağmen yaşına ve zekâsına uygun başarı gösteremeyen bireylerde görülen nörolojik kökenli gelişimsel bir bozukluktur (Demir, 2005).

Alt Tipleri

-Okuma bozukluğu ile giden (disleksi)

-Yazılı anlatım bozukluğu ile giden (disgrafi)

-Sayısal(matematik) bozukluk ile giden(diskalkuli)

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Okul öncesi dönemde:

  • Konuşmada gecikme görülebilir.
  • Birbirine yakın heceli kelimelerde sesler karıştırılır. (“Su” yerine “bu” gibi)
  • Ayakkabıların bağlanmasında başarısızlık yaşanır.
  • Sağ-sol karıştırılır.
  • Bir iş yapılırken her iki el de kullanılır, kullanılacak el konusunda belirgin bir seçim yapılamaz.
  • Alfabedeki harf ve seslerin öğrenilmesinde zorluk yaşanır.
  • Zaman ve yön kavramları birbirine karıştırılır.

Okul döneminde:

  • Okuma geç ve zor öğrenilir.
  • Yavaş ve hatalı okunur.
  • Yazı bozuklukları çok sık görülür.
  • Matematikte güçlük çekilir.
  • Çarpım tablosunu öğrenememe görülür.
  • İmla ve noktalama hataları yapılır.
  • d ile b, p ile b harflerini karıştırılır.
  • Okuduğunu anlamada sorun yaşanır.
  • Okurken sık sık harfler karıştırılır (“dağ” yerine “bağ”, “sal” yerine “şal” vb.).
  • Harflerin sırası karıştırılır (“kız” yerine “zık” veya “ızk” vb.).
  • Benzer kelimeler birbirine karıştırılır (“incir” yerine “zincir”, “en” yerine “ne” vb.).
  • Ayna görüntüsü ile ters olarak yazma.
  • Bazı kelimeler yanlış hecelenir, hece atlanır, heceler tersten okunur – yazılır.
  • Sesli okuma sırasında vurgulamalar inişli – çıkışlı olur ve noktalama işaretleri görülmez.
  • Dil sorunları görülür.
  • Sayfa yanlış ve düzensiz kullanılır, çizgiler arasında yazmada zorluk yaşanır.
  • Kelimeler çok yer kaplayacak şekilde aralıklı veya birbirine çok bitişik yazılır.
  • Yuvarlak ve düz çizgiden oluşan harfleri yazmada zorluk yaşanır.
  • Aşırı düzensizlik görülür.
  • Dikkat dağınıklığı veya erken unutma görülür.
  • Geç ve yavaş yazılır.
  • Şekiller, semboller ve işaretler tersten algılanır ve yazılır. ( “+” yerine “x” kullanma gibi)
  • Öz güven yoksunluğu yaşanır.
  • Problem çözme becerilerinde gerilik gösterirler.
  • Yazılı sınavlarda başarısızlık oranı sözlü sınavlara kıyasla daha yüksektir.
  • Zamanı kullanma, kavrama ve söylemede zorluk yaşanır.
  • Kurulan cümlelerin sonunu getirmede zorluk yaşanır, genelde kısa cümleler kurulur.
  • Aşırı hareketli ya da aksine çok durağan olabilirler.
  • Birden fazla işlem gerektiren problemlerde sorun yaşarlar.
  • Soyut kavramları algılamada zorluk yaşanır.
  • Organize etme, sentez ve analiz etmede güçlük yaşanır.
  • Uyum sorunu görülür.
  • Görsel ve işitsel algıda yavaşlık söz konusudur.
  • Motor koordinasyon sorunları yaşanır.

Disleksili öğrenciler bu güçlükleri nedeniyle eğitim hayatına uyum sağlayamamakta, düşük benlik algısı geliştirerek kendilerini arkadaşlarından, okuldan ve en nihayetinde toplumdan soyutlamaktadırlar. Bununla birlikte eğitim öğretim hayatında hiçbir zihinsel problemi olmadığı işitsel ve görsel problem yaşamadığı hâlde okuyamayan bu öğrencilerin sayısı oldukça fazladır (BDA, 2012). Bireyin sadece kendisi için değil çevresi için de yıkıcı etkisi olan ve sıklıkla rastlanan disleksiyi, doğru tanımak ve müdahaleleri yerinde yapmak önemlidir.

ÖNERİLER

  • Çok geç kalınmadan ve zarar verilmeden; fark edilir edilmez bir uzmana götürülmesi. Özel öğrenme güçlüğü özel bir uzmanlık gerektirir. Bu yardım öğretmenlerden beklenmemelidir. Gerekli tıbbi ve psikolojik ölçümler yapılmalı, psikoeğitim ve psikiyatrik destek sağlanmalıdır.
  • Özel öğrenme güçlüğü olan çocuk öncelikle olduğu gibi, kimseyle kıyaslama yapmadan ve özel durumu inkar edilmeden kabul edilmeli.
  • Sabırlı, anlayışlı ve hoş görülü olunmalı
  • Tutarlı davranmalı. Bir gün sabırlı ve anlayışlı iken diğer gün “senden bıktım” dememeli. Aynı zamanda çocuğa karşı evdeki diğer bireylerin de birbirleri ile tutarlı olmaları gereklidir.
  • Her bireyin kendine ait yapabilirlikleri, ilgi ve yetenekleri olduğu unutulmadan; çocuğun yapamadıkları üzerinden değil yapabildikleri üzerinden hareket edilmeli.
  • Okul ve öğretmenleri ile yakın bir iletişim içine girilerek birlikte ortak adımlar atılmalı.
  • Okul dışında gerekli destekleyici eğitim ve çalışmaların yapılması için ilgili yerlere yönlendirilmeli.
  • Öz güven kazanması için gerekli desteğin verilmesi, sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi, yapabildiklerinin takdir edilmesi ve teşvik edilmesine dikkat edilmeli.
  • Çocuktan utanılmamalı ve toplumdan uzaklaştırılmamalı.
  • Çocuğa her şeyin yolunda olduğuna dair güven verilmeli.
  • Kendini ifade etmesine, farklılıklarını ortaya koymasına izin verilmeli.
  • Her çocuğun büyüme – gelişme ve öğrenme seviyesinin farklı olduğunu düşünerek çocuşa dair büyük beklentiler içine girilmemeli, zorlanmamalı ve başkaları ile kıyaslanmamalıdır.
  • Yeterli ilgi ve sevgiyi vererek, onun sizin için ne kadar değerli ve önemli olduğunu lütfen her defasında belirtiniz.

Kaynaklar: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/213448http://dergipark.gov.tr/download/article-file/335215

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bize Ulaşın

Tüm Sorularınız İçin Mail Atabilirsiniz